Ölümün nasıl geleceğinin cevap(sızısı)sızlığı.
Şu an sahilde değilim. Bundan dolayıdır ki sana bir dağdan yazıyorum. Sana dediysem sana değil, şu ânımı hissedemeyen ve belki uykuda, belki yalnızlıkta, belki kalabalıkta olan birilerine yazıyorum. Sadece bundan önceki cümle ile sorumlusunuz. Bense tüm şu saat atışlarından, kalemin seğirmesinden, iki posterin derdinden, sağ ayağımı sol bacağıma atışımdan, uykumun gelmesinden sorumluyum. Ne çok şey yazmak isterdim: Mesela bir ölüm nasıl gelir? Geceme gidebilecek gündüzlü bir konu. Sarı bir ders. Siyah bir sohbet. Ölüm uyuyor, bazen çok gürültüye göz kırpıyor ve ben bu kırpılışlardan âni bir nefes alışla, âni bir yaşamak isteği ile sıyrılıyorum. Bir gün bu sıyrılışım ruhumu bedenimden sıyıracak bir güçte olacak lâkin siz orada olamayacaksınız. Olsanız bile merak edeceksiniz ne var ne yok diye. Cevap veriyorum:
Ben yokum, siz varsınız
Hepinize meydan okuyorum
Ama siz bana dua okuyun
Vesselam.
Yorumlar
Yorum Gönder