yaşa(ma)mak
yaşıyor musun diye sordum.
öyle zannediyorum dedi.
neye dayanarak öyle zannediyorsun dedim
sesini duyabiliyorum dedi.
iyi de ben yaşamıyorum ki rüzgar neye savurursa oraya gidiyorum. yönüm yok. varmak istediğim yer bu dünya da değil. olamaz da zaten. nasıl ağaçtan düşmüş bir yaprak savrulursa öylece savruluyorum. tutup da biri su vermeye kalkışıyor.saatlerce düşünüyorum. kime inanacağı bilmeyen biri yaşıyor olabilir mi. bakıyorum etrafımdaki insanlar yaşıyor gibi. inandıkları bir şeyler var. benim gibi saatlerce düşünme gereği duymuyorlar. bak sende düşünmedin yaşıyor musun dedim anında cevap verdin. sandın ki senden beklediğim cevap o ve bu yüzden yaşadığından eminken öyle zannediyorum dedin. hoşuma gideceğini düşündün ama gitmedi. hiçbir şey hoşuma gitmiyor bu aralar. verilen hiçbir cevap hoşuma gitmiyor. trilyonluk yerlerde yüzlerce lira verilerek yapılan iftarlar hoşuma gitmiyor. oturduğu o şaşalı masadan ramazanın güzelliğinin anlatılması hoşuma gitmiyor. her yerde gazze gazze diyip sonra iştahı kapanmadan duran insanlar hoşuma gitmiyor. neden gazze için bir şey demiyorsun diyen insanlar hoşuma gitmiyor. tımarhanelik duygular biriktiriyorum içimde. tam diyorum ki bak ne güzel bişey yaptı hop altından başka bişey çıkıyor kendime lanetler okuyorum, hemen karar verdiğim için. ah aklım bazen benden uzaklaşıyor ve ben duygularımla başbaşa kalmanın telaşını yaşıyorum. diğer insanlar yaşıyorsa ben yaşamıyorum. yaşanacak bir dünya görmüyorum. sağım kan, solum kan. ellerimde kan lekesi görmekten korkuyorum. insanlık için bir şeyler yapmaya kalkışıyorum gelenlerin hepsinde amerikan, israil malı kıyafetler eşyalar ve onları taşıdıkları için yüzlerinde akıl almaz bir özgüven. derdimiz insanlık bakma! gazzeye yaptığın yardımın on katını ver sen israile sonrada deki neden susuyorsun! konuşunca ne değişiyor kardeş! konuşunca bana hak mı verecen kendine fetva mı? neyin kavgasını veriyorsun sen, seninle benim kavgamın benzer bi yanı yok ki? sen bu yolun yolucuysan ya ben yoldan çıkmışım yada yine saflığım üzerinde. yaşamıyorum ben yaşamıyor. geçenlerde biri dedi ki allah niye yaksın yakmaz. hemde sinirlenmiş bir vaziyetti. oldu canım sen emirlerini dinleme sonra hadi cennete. sonra diyorlar ki niye konuş muyorsun. ah yaşamıyorum ki ben nasıl konuşayım. dedim ya içimde tımarhanelik duygular taşıyorum. herkes cennete gideceğinden emin. ben ne konuşayım şimdi.
dayadım sırtımı dağlara, insanları izliyorum, samimiyetten yoksun, dertsiz, davasız insanları. baktım ve gördüm benim davam susmak. benim davam yerle bir olmak, yenilmek, yenilmek. benim davam anşılmamak ve yaşamamak!
öyle zannediyorum dedi.
neye dayanarak öyle zannediyorsun dedim
sesini duyabiliyorum dedi.
iyi de ben yaşamıyorum ki rüzgar neye savurursa oraya gidiyorum. yönüm yok. varmak istediğim yer bu dünya da değil. olamaz da zaten. nasıl ağaçtan düşmüş bir yaprak savrulursa öylece savruluyorum. tutup da biri su vermeye kalkışıyor.saatlerce düşünüyorum. kime inanacağı bilmeyen biri yaşıyor olabilir mi. bakıyorum etrafımdaki insanlar yaşıyor gibi. inandıkları bir şeyler var. benim gibi saatlerce düşünme gereği duymuyorlar. bak sende düşünmedin yaşıyor musun dedim anında cevap verdin. sandın ki senden beklediğim cevap o ve bu yüzden yaşadığından eminken öyle zannediyorum dedin. hoşuma gideceğini düşündün ama gitmedi. hiçbir şey hoşuma gitmiyor bu aralar. verilen hiçbir cevap hoşuma gitmiyor. trilyonluk yerlerde yüzlerce lira verilerek yapılan iftarlar hoşuma gitmiyor. oturduğu o şaşalı masadan ramazanın güzelliğinin anlatılması hoşuma gitmiyor. her yerde gazze gazze diyip sonra iştahı kapanmadan duran insanlar hoşuma gitmiyor. neden gazze için bir şey demiyorsun diyen insanlar hoşuma gitmiyor. tımarhanelik duygular biriktiriyorum içimde. tam diyorum ki bak ne güzel bişey yaptı hop altından başka bişey çıkıyor kendime lanetler okuyorum, hemen karar verdiğim için. ah aklım bazen benden uzaklaşıyor ve ben duygularımla başbaşa kalmanın telaşını yaşıyorum. diğer insanlar yaşıyorsa ben yaşamıyorum. yaşanacak bir dünya görmüyorum. sağım kan, solum kan. ellerimde kan lekesi görmekten korkuyorum. insanlık için bir şeyler yapmaya kalkışıyorum gelenlerin hepsinde amerikan, israil malı kıyafetler eşyalar ve onları taşıdıkları için yüzlerinde akıl almaz bir özgüven. derdimiz insanlık bakma! gazzeye yaptığın yardımın on katını ver sen israile sonrada deki neden susuyorsun! konuşunca ne değişiyor kardeş! konuşunca bana hak mı verecen kendine fetva mı? neyin kavgasını veriyorsun sen, seninle benim kavgamın benzer bi yanı yok ki? sen bu yolun yolucuysan ya ben yoldan çıkmışım yada yine saflığım üzerinde. yaşamıyorum ben yaşamıyor. geçenlerde biri dedi ki allah niye yaksın yakmaz. hemde sinirlenmiş bir vaziyetti. oldu canım sen emirlerini dinleme sonra hadi cennete. sonra diyorlar ki niye konuş muyorsun. ah yaşamıyorum ki ben nasıl konuşayım. dedim ya içimde tımarhanelik duygular taşıyorum. herkes cennete gideceğinden emin. ben ne konuşayım şimdi.
dayadım sırtımı dağlara, insanları izliyorum, samimiyetten yoksun, dertsiz, davasız insanları. baktım ve gördüm benim davam susmak. benim davam yerle bir olmak, yenilmek, yenilmek. benim davam anşılmamak ve yaşamamak!
"dert dolu bir yazı ile seğirmiş kalbiniz."
YanıtlaSil