Kayıtlar

Dönüp Durduğum

sadece senin için bir iki üç dönüp dönüp durduğum sensin adın soluğun kokun bir ekin tarlasında koşarcasına sana kalbine ellerine nasıl anlatılacağı bilinmeyen duygularla yüreğine kulağına benliğine susup izleyecek yürekle duyulacak bir anda göğü şarkıyı duayı ellerini açıp yalvarırcasına değil sarılırcasına bağlanırcasına aşkla dönüp durduğum sensin yaslandığım bir dağ gibi susadığım susadığım hep susadığım düşsel bir çığlık bitmeyen bir şarkı büyüyen bir çığ gibi dönüp dönüp durduğum sensin

Halimiz Ahvâlimiz

Resim
Yeniçağla birlikte hepimiz bir tanrılaşma çabası içerisindeyiz. Tarihin tekerrür etmesi diyebilirsiniz buna. Ya da insan doğasında olduğu gibi yaşlandıkça çocukluk emareleri gösterme. İnsanlık tarihinin en eski dönemlerinden itibaren biliyoruz ki tanrı anlayışı sabit. Hiçbir dönem tanrısız bir dönem olmamıştır. İnsan müdahale edemediği her şeye tanrı yakıştırması yapmıştır önce. Şimşek tanrısı, gök tanrısı, su tanrısı, aşk tanrısı… Bu aşamada tanrı görünmeyen ve bilinmeyendir. Birçok tanrı vardır ama görünmez. Zamanı biraz daha ileriye aldığımızda artık tanrı insani özellikler taşıyan ve insanla yaşayan bir kavram haline gelir. Olympos’un tanrıları çokluğu ve insani özellikler taşımasıyla çok güzel bir örnektir bu aşama için.   Hesiodos’un Theogonia kitabını okuduğunuzda daha iyi anlayacaksınız demek istediğimi. Bu tanrıların yeryüzünde de yaşayan insan tanrılar olması insani özellikler taşıması daha sonra insanın içinde bir şüphe uyandırmaya başlayacak elbette. Platon t...

1fotoğraf 1yazı

Resim
Zamana ve mekana dair güzel fikirler edinmenin başında Rab'bi hatıra getiren, kâinata bu nazarla yani Rabbani bir bakışla bakmaya vesile olan manzaralar geliyor. Öyle bir zaman tasavvuru oluşuyor ki o an insanın beyni ve kalbi bir bütün olarak zikr ediyor 'Allah'ım ne güzelsin'... Aslında bakmak ve görmek arasındaki derin ayrım bu noktada cereyan etmiyor mu?! Yaratılmışa bakıyor ve yaratıcıyı görüyorsun. Bakıyorsun ve ardındaki sırrı görme arzusu dolduruyor kalbini... Gök araştırmaları, uzay bilimi ve bilimum kâinat konulu bilimsel araştırmalar bana hep bir olan mutlak varlığı bulma, bilme arzusuyla başlamış bilimler olarak geliyor her daim... İnsandaki bilmek aşkı Allah'a ulaşmak aşkından doğmuş da insanlar bundan bihabermiş gibi bir his sarıyor kalbimi zamanın dününden bugününe kadar. Allah u alem...  Bize görmek nasip edilen anları körlükle geçirmeyelim de... Gayrısını görelim Mevla neyler neyler ise güzel eyler...  

Kitap Tanıtımı-1

George Orwell / 1984  Orwell'ın ütopya diye adlandırdığı ama bir "kabus"un dünya üzerindeki yansıması diyebileceğimiz nitelikte bir kitap. Orwell kitabın yazımını 1948 de bitirir lakin son rakamları değiştirerek kitaba 1984 ismini uygun görüyor. Döneme bir eleştiri olarak yazılır fakat o yıllardan günümüze geçerliliğini hala korumasını yıllardan beri elden düşmeyen bir kitap olmasından anlamak pekte güç değil.  Kitapta geçmişi yok etme çabası, insanların onemsizligi, tek gücün ve var olması gerekenin iktidar yani parti olması üzerinde duruluyor. Yenisoylem sözlükleri aracılığıyla düşünmeyi engelleme yolları keşfedilir ve düşünmeye katkı sağlayan kelimeler yok edilir. Bu olay her yıl yenilenir. Geçmişle seni meşgul edecek her kelime tek tek silinir bilinçlerden. Bilinç kuru bir çöldür artık. Tek doğru parti ve iktidardır. İktidara karşı gelemeyecek zavallılıkta insanlar korku bombalarıyla düşünemez hale getirilir. Olaylar partiden nefret eden ama parti adına çalışan...

Ve sükût düşer yüreğe...

Bir avuç dünya için yıktığımız nice kalp var ki durup düşününce hicran birikiyor göz pınarlarımıza... İnsan ki kâinat hizmetine serilmişken farkına varamaz da kendinin, köle olur dünyaya gönlünce... O gönül ki Hak'tan bir kere kopmaya görsün dirilmesi, açması gözünü gafletten ve sefaletten ömür sürer de vakit gelmez, hep yarınlara kalır dualar, sevmeler, secdeler... Yarın yarınla tamamlanır sanarken ömür eksiklik biriktirir, aşksızlık, varışsızlık, vuslatsızlık... Gaflet içinde savrulan yürek, sağa sola, limansızca, bitkinlik biriktirir içine, kararır ve taşlaşır, bencilliği giyinir kaftan sanar, küstahlığı takınır cevher sanar, döner dolaşır varır sona, bilmeden son nedir nerededir... Bilinmezlik, bilmemezlik, bile istiye bilinmezlikte yurt edinmek düstur olmuştur çağıma, çağım insanına... Bildiğinden sorumlu insan, bilipte bilmemezliğinde yanacağından bihaber lakin sorumlu... Yüktür bilmek bilmemeze, bildiğini bilmeze... Bu yüzden bilene, bilgine, bildiğini bilene, bilmek...

Hakikat Arayışı 1

İnsan aklında zihninde kurduğu o harika,  takdire şayan cümleleri yan yana getirmeyi başaracak güce sahip olsa bir de... Bir de o kelimelerle hakikati arama yolculuğunu ona varma arzusunu ifade edebilse,  işte o zaman diyebilir ki diyebileceği kadarıyla ancak, hakikate varmak için yola koyulmak su üstünde yürümek gibi bir şey. Ama bir yağmur birikintisi değil bu,  göl ya da nehir değil, okyanus,  düşlerini gördüğün hakikat okyanusu,  masmavi,  ruhunu aydınlatan bir ışık deryası edasıyla... Ve sen yürüyorsun bu okyanus üzerinde yalın ayak parmak uçlarıyla gök,  sen ve okyanus... Yüzün göğe değecekmişcesine mübarek bir berraklikta, ayakların boşluğa dalacakmis gibi ama suyu hissederek varlığına şahit olduğun şeffaf bir güvenle, huzur içinde, aldanislardan, abartilardan uzakta... İşte böyle bir rüya gibi hakikat kavriyor aslında her insanı kimi dışına itmiş içinin karanlığına gömülü kalmış, dayatılmış bir hakikat mahkumu, kimi alıp içine, kalbine,  ...

Umut Sensin

O kadar yorgun, o kadar umutsuz ki insanlık nerden başlanmalı, ne yapılmalı şaşıp kalıyor insan. Nasıl anlatılır bilmiyoruz çünkü sevgili çok özel insanlara, bir iz bırakmak istiyorsan amacın olmalı diye... Nasıl bir devirse, güzelliğin resmi değişmiş, güzellik açmak, saçmak, gizlememekle eş anlamlı hale dönüşmüş. Ey insanlık, güzellik gizli kalmaktır, gizlemektir,çalışmaktır, hayatının amacını kesfetmektir. Güzellik, yardım etmektir. Dünyada başka insanların var olduğunu bilmektir, saygıdır..  Sevmekten önce saymaktır. Amaçsızca savrulmak, umutsuzluğa düşmek, vazgeçmek değil. Uğruna umuda başlanacağın bir amacının olmasıdır. Allah'a yaklaştıracak rızasını kazandıracak bir amaç... Ne kadar da bilmez, anlamaz saymaz insan var diye şikayet etmekten vazgeçip artık bir şeyler yapmanın samimi olmanın vaktidir şimdi... Belki haykırmanın, belki de suskunluğunla örnek olmanın, örnek olmamızın vaktidir. Yol senin, yaşamak senin, sevda senin neden maddeye kul olmuş bir güzellik anlayışın...